Spiga

Savunma sistemi vücudunu yabancı maddelere karşı korur ancak romatizma hastalığı sırasında dokuyu tanıyamaz ve insanın kendi dokularına karşı reaksiyon gösterir. Normalde sağlıklı yaşam için gerekli olan bağışıklık sistemi, dokuları bakteri ve virüslerden koruyacağı yerde kendi eklem yapısını bakteriye benzeterek ekleme saldırır ve bunun sonucunda eklemde ödem(iltihap) ve ağrı oluşmasına neden olur. Genelde romatizmal hastalıklar savunma sistemi bozukluğuyla birlikte görülür, ancak halk arasında kireçlenme olarak bilinen ‘artroz’da eklem kıkırdağının hastalık, darbe veya aşınma sonucu bozulmasıyla meydana gelir. Eklemlerde yük dağılımı bozulduğu zaman ağrı oluşur. Bizim size önereceğimiz RHEUTRO sadece bitkisel kökenli ilaç olarak algılanmamalı içeriğinde bulunan biolojik özelikleri nedeniyle bağışıklık sisteminde ilgili hastalığa ait bozulmuş olan yapıyı onararak kişinin kendisinin hastalığa karşı koyması sağlanmaktadır. Böylece hastalık bir daha geri dönüşümsüz olarak tedavi edilmiş olur. RHEUTRO size önerilen ilaçlarla birliktede güvenle kullanılabilinir, bu süre içinde kısa bir süre kriz (1-2 gün) şeklinde eklem ağrıları oluşabilir geçicidir(hastalığın bağışıklık sistemine tanıtılması ve vücudun hastalığa karşı koyma süreci)lütfen bu sürede RHEUTROya ara vermeyin.ilk 6 haftadan sonra rahatlamaya başlayacasınız, tedavinin devamında amaçlanan hastalığa karşı vücutta tam bir bağışıklık oluşturmaktır

BOYUN VE BEL FITIĞI AMELİYATI NE ZAMAN OLUNMALI

Ameliyat , ciddi tümör, kırık ve iki bacakta aynı anda felç gibi hissizlik ve tuvalet tutamama vb. durumların dışında 6 haftayı bulan ciddi konservatif (ftr ve diğer) tedavilere cevap vermeyen ve klinik bulguları (ağrı,güç ve his kaybı vb.), MR, EMG gibi ileri teşhis cihazlarıyla alınan sonuçları destekleyen vakalarda (ki bu oran modern ülkelerde %0,8 ile -%2 gibidir.) tavsiye edilmektedir. Sırf ağrı için ameliyat önerilmemektedir. Ancak ciddi his ve güç kayıplarının diğer tedavilerle geçirilemediği durumlarda ameliyat düşünülür.

“Nasılsa ilaçla, iğneyle geçmez fiziktedavi çoğunlukla etkisiz, boşa zaman ve para kaybı, geçikmeden ameliyat yoksa felç olacak, boşuna ağrılarla sürünmeyelim, aldırırım kurtulurum düşüncelerinin yanı sıra en büyük tehlike dışarı çıkmış fıtık sinire basıyor öyle masajla, sıcakla, tens le, çekmeyle germeyle (manupülasyonlar) bu içeri girmez şimdi iyi hissedersin ama sonra daha kötü tekrarlar hatta ameliyat bile etki etmez” çok fazla duyulan söylemlerdir.
Bunun tam tersi söylemlerde mevcuttur “ arkadaşım, annem  ameliyat oldu valla daha kötü oldu veya hiçbir şey değişmedi sen olma, yahu beyin cerrahı prof Bel fıtığını en güvendiği sınıf arkadaşı   kendi bel fıtığını ameliyat ettirmiş felç olmuş veya arkadaş 2 sene önce ameliyat oldum tekrarladı şimdi 2. kere ameliyat diyorlar, doktorum ameliyat çok başarılı geçti fıtığı aldık diyorda ben niye aynı şikayetleri yaşıyorum niye bir şey değişmedi ? ” vb.
Yukarda bahsedilen tüm söylemler bir derece doğru bir derece yanlıştır. Sonuçta tüm tedavilerin amacı hastanın tüm dertlerinden kalıcı olarak kurtulup mutlu yaşamına devam etmesini sağlamaktır. Bel boyun ağrıları gibi günümüzde salgın şeklini almış bir hastalık türünde tıpta metod, branş, yaklaşım zenginliği, bazen birbirine zıt söylemler çaresiz, kafası karışmış hasta kitlelerine ve yüzlerce tıp dışı alternatif tedavilerin doğmasına yol açmaktadır.
Ameliyat teknoloji ve yöntemlerinin (mikro cerrahi vb. ) çok geliştiği günümüz tıbbında da artan başarıyla birlikte düşen riskler gözönüne alındığında fazla korkmamakta gerekmektedir.
Fakat bilinmesi gereken ayrı bir husus da ameliyatların sadece bir tedavi yöntemi olduğudur. Günümüz araştırmaları hasta memnuniyeti, kalıcılık açısından ameliyatların başarısının konservatif tedaviler den çok fazla olmadığını göstermektedir.
Sadece bilinen konservatif tedavilerin daha uzun bir zaman diliminde etki etmesi ama riskinin de bir okadar düşük olduğu ve ekonomik olduğudur.
Randomised controlled trial to compare surgical stabilisation of the lumbar spine with an intensive rehabilitation programme for patients with chronic low back pain: the MRC spine stabilisation trial Bu gün ameliyat sonrasında şikayetlerin geçmemesi, bazen artması gibi sorunlar “başarısız bel fıtığı sendromu (fail back surgery sendrom)” olarak ciddi oranlarda karşımıza çıkmaktadır.Başka bir gerçekse 1,5-2 yıllık bir süre içinde şikayetlerin tekrarlaması açısından ameliyat olanla, olmayan vakaların arasında bir fark olmamasıdır. Sonuç olarak ameliyatlar , konservatif tedavilerin cevap alamadığı vakalarda MR, EMG gibi ciddi görüntüleme bulgularının, hastaların klinik bulgularıyla tam uyuştuğu vakalarda teşhis ve tedaviye katılan hekimlerin ortak kararı ile uygulanmalıdır.
7- Ameliyatsız, konservatif tedavilerle fıtık içeri girer mi?
Dünya nüfüsunun nerdeyse %80 nin ömründe bir veya birden fazla yaşadığı bel, boyun ağrılarının, hareket kısıtlamalarının, his ve güç kayıplarının nedenini 1934 den beri birşekilde taşan disklerin sinirler üzerinde yarattığı hasarla açıklayan daha çok nöroşuriji kökenli yaklaşımlar(6) MR gibi görüntüleme teknolojilerinin gelişmesiyle tıbbi teşhislerde dominant bir karakter kazanmıştır.
1990 yıllardan sonra, bu yaklaşım,
1– Hiçbir şikayeti olmayan kişilerinde MR bulgularında ciddi oranlarda fıtık görülmesi (1,2,3,4)
2- MR daki fıtık görüntüsü ile hastanın fiziksel bulgularıyla, şikayetle herzaman örtüşmemesi durumunun sıksık görülmesi (5) yani ambulansla gelen hastanın MR da ciddi bir fıtık, kök sinir basısı görülmediği halde bütün klinik belirtileri hissizlik, güç kaybı, refleks kaybı vb. nörolojik bulguları tam anlamıyla göstermesi öteyandan MR ın faksına ?! , raporuna bakıldığında dev fıtıkları ve sinir basıları görüp herhalde bu hasta felçtir denildiği halde klinik muayenesinde hiçbir şikayeti olmayan normal bir insanla karşılaşıldığı durumların çok oluşu,
3- Ameliyatla, sinire bası yapan disk parçasının başarılı bir şekilde alındığı halde hastanın klinik bulgularında ve hissettiği şikayetler de bir değişme olmaması durumunun yüksek oranda görülmesi, vb. nedenlerle ciddi olarak sorgulanmaktadır.
Sonuç olarak, birçok yeni araştırma MR sonuçlarının ve buralarda görülen disk anormalitelerinin (fıtık, kayma, daralma, kireçlenme vb.) ağrıların sebebi olarak sayılmasının çok zor olacağının hatta hiç ağrısız kişilerin MR görüntüsünün şiddetli ağrılı hastalardan bile kötü olabileceği saptanmıştır. (1,2,3,4,5,7,8,9)
Peki şikayetin nedeni fıtık (disk anormalitesi ) değilse nedir?
yukardaki araştırmaların sonucunda akut-kronik bel ağrılı hastalarla hiçbir şikayeti olmayan normal insanların MR görüntülerinde ağrının nedeni olarak tek fark akut veya kronik bel ağrılarında klinik bulgularında kaslardaki ağrı-spazm ilişkisidir. (11,12) Ağrı- Spazm-Ağrı kısırdöngüsü nedir, ağrılar, hareket kısıtlaması, kan dolaşımının (iskemia, anoxia vb.) bozulması uyuşma, güç kaybı ilişkisi için inceleyiniz.
1934 de fıtık yaklaşımı bulunmadan sonrasında ameliyat teknolojisi gelişmeden önce binlerce yıldır insanların acaba bel ağrısı nedeni ile yüzde kaçı felç oluyordu ? sorusunun cevabını bilemiyoruz çünkü ciddi bir tıbbi araştırma yok elimizde ama bilinen bir gerçek binlerce yıldır uygulanan accupressure gibi masaj, sıcak, soğuk, manupülasyon teknikleri , Türklerin hamamları var ki bugün modern fiziktedavi tedavilerinin ve cihazlarının temelini bu eski konservatif tedaviler den gelmektedir. (şimdi bazen burun kıvırıp alternatif tedavi, hacı hoca işi dediğimiZ.

KONSERVATİF TEDAVİLER NE KADAR ETKİLİ ?

Ağırlığını ülkemizde fiziktedavi ve yeni algoloji (ağrı bilimciler) tedavilerinden oluşmaktadır. Bu alanda Ülkemizde pek bilinmeyen ama özellikle ABD ve AB de (1900 lü yıllardan beri uygulanmakta olan chiropractic, osteopathy, gelişmiş manual terapiler -masaj teknikleri neuromuscular manual therapy vb., trigger point terapileri gibi birçok etkili tamamlayıcı tıp yöntemleri sayılabilir.
En son araştırmaların ışığında hastanın ağrı, hareket kısıtlaması, his ve güç kayıplarının kaldırılmasında yani hastanın memnuniyeti açısından bakıldığında ameliyatlarla, konservatif tedaviler arasında ciddi bir başarı farkı bulunmamaktadır. (13,14,15,18,19,20)
Randomised controlled trial to compare surgical stabilisation of the lumbar spine with an intensive rehabilitation programme for patients with chronic low back pain: the MRC spine stabilisation trial Başarılı geçen konservatif tedavilerin ardından MR la yapılan araştırmalarda sinire baskı yapan disk çıkıntısının artan kan dolaşımı ve hareket kısıtlamasının kalkması ile iyileştiği rezorbe (diskin şişerek, içeri çekilmesi) olarak sinire olan baskısının azaldığı görülmektedir. Bu ameliyatsızda fıtıkların tedavi edebileceğini göstermektedir.1983’te Guinto araştırması ile ortaya çıkan bu sevindirici durumu raporlamış ve bunu son yıllarda MR görüntülerinde fıtığın (herniye materyalin) kaybolması veya küçülmesiyle birçok çalışmada ispatlanmıştır.(16,17,22,23,24 ). Üstelik fıtık ne kadar büyükse geri çekilme oranı okadar artmaktadır.



BOYUN FITIĞI TEDAVİSİ VE SİYATİK

İğne, ilaç, 2-3 gün sıkı dinlenmeye rağmen şikayetleriniz artarak devam ediyor. Uzman hekim size fıtık dediyse

Dünya nüfusunun %80 nin yaşamının bir evresinde bir veya birden fazla karşılaştığı bel, kalça, bacaklarda (boyun fıtıklarında baş,boyun ve kollarda ) şiddetli ağrı, hareket kısıtlamaları, ayaklarda uyuşma gibi his ve güç kayıpları gibi şikayetlerin nedenleri tıbbın yıllardır araştırdığı bir konudur. Amerikalı iki beyin sinir cerrahının 1934 yılında yaptıkları araştırmayla
(Mixter WJ, Barr JS: Rupture of the intervertebral disk with involvement of the spinal canal. New Eng J Med 211:210-215, 1934.)
bel/ boyun fıtıkları yaklaşımını tıbba armağan etmişlerdir.

Fıtık ne demektir ?

Omurgamızı oluşturan kemiklerin (vertebra), öne yana eğilme gibi hareketlerimiz sırasında birbirlerine çarparak zarar görmelerini engelleyen içi jelimsi bir sıvıyla dolu disk biçimli yastıkçıklar, aşırı zorlanma, kaza vb. yukarda sayılan risk faktörleri etkisyle ağır yüklerin altında kalarak yıpranırlar (disk dejenerasyonları). Disklerin dış yüzeylerinde oluşan taşmalar (bulging, protüzyon), bazen daha da ileri giderek disk içindeki jelli sıvının dışarı sızması (disk herni) bacaklara giden sinir (siyatik ) köküne baskı uygulaması (radikulopati ) sonucu şiddetli ağrı, hareket kısıtlaması ve his, güç kayıpları oluşur.
Önemli not: "Disk hernideki kök ağrısının mekanizması açık değildir. Çoğu kez ameliyatlarda bile bu kök basısı bulunamaz. Ağrının tutulan kökün enflamasyonundan kaynaklandığı konusunda fikir birliği vardır.
( Prof.Orhan Özcan "Fiziksel tıp ve rehabilitasyon" adlı eseri syf. 40) yaygın inanış disk içindeki jelimsi sıvının asitik yapısının sinirin dış zarı (dura) üzerine hasar verdiği yönündedir.
Teşhis
Tıbbi hikaye tanıda en önemli ipuçlarını sağlar. Genellikle, az veya çok bel ağrısını takiben bacağa vuran ağrı hikayesi vardır. Genellikle ağır kaldırma gibi bir olay sonrası ilk bulgular hissedilirse de, uzun süren sabahları kalktığında bel ağrısı ve sertliği ardından belirgin bir zorlama olmaksızın ani başlayan vakalar da az değildir.

Fizik (klinik) muayene genellikle tanıyı sağlar. Muayene ile hangi sinir kökünün sıkıştığı, bu sıkışmanın ciddiyeti rahatlıkla saptanabilir. Tedavi yönteminin seçiminde muayene bulguları esastır.
Basit bir radyolojik inceleme ile omurga mekaniğini etkileyen, bel ağrısı ile karakterize doğumsal omurga hastalıkları (% 5-10 a varan oranlarda görülebilir), kireçlenmeler, omurga kaymaları, bazı tümoral oluşumlar veya kırıklar saptanabilir.
MR ve EMG gibi tetkikler, konservatif (ilaç, fiziktedavi vb.) tedaviye yanıt vermeyen, sık nüks eden, muayene bulguları ile cerrahi karar verilen vakalarda ayırıcı tanı ve operasyon stratejisi açısından gerekebilir

BEL VE NOYUN AĞRILARININ NEDENİ

Bel/boyun ağrılarının 100 den fazla nedene dayandığı belirlenmiştir. Tümor, enfeksiyon veya metobolik hastalıklar haricinde bel ağrılarının çoğunluğunu mekanik kaynaklı bel/boyun ağrıları olarak tanımlanabilir. Mekanik kaynaklı bel/boyun ağrılarının oluşum nedenlerinin, risk faktörleri başlıcaları :

Kazalar (travmalar)
2. Ağır fiziksel aktiviteler
3. Sık sık ve yanlış biçimde ağır kaldırma
4. Yanlış duruş biçimleri (postural stres)
5. Yaş, beslenme bozuklukları ve kilo
96. Sigara, alkol
7. Çok doğum yapmak
8. Psikolojik stresler, depresyonlar
9. Enfeksiyonlar
10. Direk soğukla uzun süre temas (klima) vb.
Bel / boyun ağrıları neden olan hastalıklar oluşum nedenlerine göre sınıflandırıldığında ;
a) Doğumsal anormaliteler: omurgada doğuştan gelen yapısal bozukluklar (faset tropizmi, sakralizasyon, lumbalizasyon, spina bifida vb.)
b) Travmatik nedenler: Vertebra kırıkları, omurlarda kaymalar (halk arasında bel kaymaları diye bilinen) spondilolizis- spondilolistezis ve bel fıtığı diye bilinen disk herniler.
c) Dejeneratif nedenler: Omurlarda şekil bozuklukları (spinal stenoz ), disklerde ve sinirlerin geçtiği kanalda görülen daralmalar.
d) Metabolik ve endokrin nedenler: Kemik erimeleri (osteoporoz) gibi hastalıklar (paget ve osteomalasi vb.)
e) Tümoral oluşumlar : Kanser veya tümorlerin sebeb olduğu ağrılar
f) Kaslar, tendonlar gibi yumuşak dokulara ilişkin nedenler: Kas spazmları myofasyal ağrılar, fibromyalji vb
g) Psikolojik nedenler:
h) Yansıyan ağrılar: Böbrek taşları , duodenal ülser gibi hastalıklar sonucu
Ağrı-Spazm-Ağrı kısırdöngüleri ve etkileri hem yukarda sayılan hastalıkların nasıl oluştukları hem de G Therapy nin hastalıklara yaklaşımını anlamak için inceleyiniz.

2– Ağrılar için ne yapmalı, hangi doktora gitmeli?

Bel ve boyun ağrıları şuanda dünya nüfüsunun %80 nin ömründe bir veya birden fazla yaşadığı, gripten sonra ençok doktora gitme nedeni olan bir salgın halindedir.
Ağrı çok şiddetli bir kramp gibi olup sizi ikibüklüm yürüyemez duruma getirse bile öncelikle panik yapmayın. Her bel boyun ağrısı ciddi bir hastalık, fıtık değildir. Ağrı kesici ile birlikte, hemen bölgeye buz koyarak en rahat edeceğiniz pozisyonda yatakta dinlenin bilmeniz gereken ağrıların %50 ilk 5-10 gün içinde kendiliğinden geçer. Bu durumda eğer şikayetiniz gittikçe artıyorsa veya dayanamıyacak durumda iseniz herhangi bir hekime başvurunuz.
Eğer ciddi bir kaza, darbe, travma geçirmediyseniz veya zorlanma sonucu acı şeklinde şiddetli ağrı ile gelen çok kısa sürede her iki bacakta uyuşma ve güç kaybına eşlik eden tuvalet tutamama gibi bir durumla karşı karşıya iseniz hemen en yakın hekime başvurunuz.
Bel ve boyun ağrılarına ilk akut dönemde tüm hekimler bakar. İlk akut dönemlerde bütün hekimler ağrılarınızı kesmeye yönelik standart işlemleri uygulayacaktır.
Yatak istirahatinin süresi önemlidir. Süre 3-5 günü fazla geçmemelidir. Araştırmalar uzun süreli yatak istirahatini kaslarınızın zayıflamaması için önermemektedir. Fakat bu dönemde uzun süre ayakta kalmaktadan ve yürümekten kaçınınız çünkü ağrılarınızı artırdığı gibi şikayetler bacaklarınıza da yansıyacaktır.
Eğer hekiminizin tüm tavsiyelerine uyduğunuz halde şikayetleriniz artarak devam ediliyorsa hekiminiz sizi uzmana yönlendirecetir. Bu aşamada ilk etap fiziktedavi algoloji, travmaloji vb. branşlar olacaktır. Ülkemizde yaygın olarak her bel ağrısının fıtıktan geldiği, her fıtığın da ameliyat olacağı gibi bir inanışla hastalar nöroşüriji ( beyin sinir cerahlarına) başvurmaktadır. Ameliyat dolayısıyla nöroşüriji branşı genelde en son aşamada konservatif tedavilerin başarı derecesine göre sizinle ilgilenen tüm hekimlerin ortak kararına göre yönlendirileceğiniz bir branştır. “ Nasılsa bu ağrı ameliyatsız geçmez, ameliyat olacaksan bari zaman kaybetme boşa acı çekme, gecikme felç kalırsın ...” düşüncesi modern tıpta pek yer bulmamaktadır.

3– Ne zaman Röntgen, Mr Çekilir ?

Tabiki bu tamamen size teşhis koyacak hekimin kararıdır. Doğru teşhis, tedavinin başarısı demektir.
Bilinmesi gereken husus her beli, boynu ağrıyan kişinin röntgen veya daha ileri bir tetkik olan MR (manyetik rezonans görüntülemesi ) ının çekilmesinin gerekli olmadığıdır.
Ülkemizde bir yanlış alışkanlıkta hastanın hekime danışmadan, çevreden hep duyduğu üzere nasılsa istenir diye MR çektirip hekime getirmesidir.
Bel ve boyun ağrılarında klinik—fizik muayene ilk ve en önemli adımdır. Çünkü fizik testlerle (genel hastalık hikayesi, ağrı şiddeleri ve yeri güç kaybı, haraket kısıtlaması, refleks testleri, lasek testi, dermatom incelemesi vb. bir çok metodla) doğru teşhis rahatça konabilir. Fıtığın yeri belirlenebilir.
Ülkemizde enterasan bir yaklaşımda sadece MR filmini veya raporunu yollayarak veya telefonda teşhis konmasının istenmesidir. Gerçekte hastayı görmeden, klinik testlerden geçirmeden hekimin sadece MR a bakarak teşhis koyması ciddi olarak yanıltıcı olabilir.
Çünkü, yeni araştırmalar ışığında bilinmelidir ki ,
1- Hiçbir şikayeti olmayan –asemptomatik- kişilerin MR ında bile ciddi oranda (bazı araştırmalar bu oranı %50 nin üzerinde bulmaktadır)fıtıklar görülebilir. Hatta doktora bile gitmeyecek bu kişilerin MR ına bakılarak ameliyat bile önerilebilinir. (1,2,3,4)
2– Fıtık görülse bile, bunun nezaman olduğu, ağrılarınızın gerçekten bu fıtıktan mı kaynaklandığı şiddeti konusunda MR bulgusu herzaman tam açıklayıcı değildir. (örneğin MR sinire sağ kökten şiddetli bir bası olduğunu gösterirken hastada hiç sağ bacak ağrısı, uyuşma görülmeyebildiği gibi hatta sol bacağından şikayetçi bile olabilir.) veya tüm klinik bulguları fıtık derken MR da hiçbir bası veya fıtık görülmeye bilinir.)(5)
3– Konservatif tedavilerin çoğunda MR bulgusuna göre değil hastanın şikayetine göre tedavi yönlendirilir. Günümüz tıp yaklaşımı “MR daki görüntüyü değil hastayı tedavi et “ şeklinde yönlenmektedir ve normalde 6 hafta süren konservatif- ameliyatdışı tedaviler (fiziktedavi vb.) hastada %50 başarı gösteremiyor ve hastanın şikayetleri artıyorsa MR çekilir. Ciddi bir fıtık varsa ameliyata yönlenmektir.

Özetle röntgenin, MR ın ne zaman çekileceği uzman hekimin kontrolündedir. Hastayı maddi, manevi en az hasarla (örneğin bel bölgesinden röntgen normal göğüs röntgenine göre cinsel organlara -genital bölgeye- kat ve kat daha hasar verir. Ayrıca ülkemizde MR merkezlerinin sayısına ve ücretlerine bakıldığında vesikalık kadar ucuzlasa da, yurtdışında çok pahalıdır.) teşhis ve tedavi etmek sorumluluğundadır.

MEYVE SULARIN KALORİ DEĞERLERİ VE FAYDALARI

Yaz aylarında özelikle aşırı sıcaklarda bizlerin ve özelikle çocuklarımızın severek içtiğimiz meyve suların faydalarını saymakla bitmezTabiki evde kendimizin sıkarak içtiğimiz meyve suları daha sağlıklıdır ve doğaldır.


  (ALLAHUTEALANIN.C.C) bizlere sunduğu sayısız nimetler.
Tüm mevsimler boyunca, sürekli ihtiyaç hissedilen şey, meyve suyudur. Ama, taza sıkılmış ve vitamin değeri kaybolmamış meyve suyundan bahsediyoruz. Kendi evinizde hazırlayacağınız meyve suyu, sizlere de sağlıklı bir yaşamın kapaçan bir anahtar gibidir. Gelin, meyve sularının faydalarını ve kalori değerlerini, hep birlikte görelim.

Portakal Suyu : C vitamini açısından, oldukça zengin portakal suyu, bağışıklık sistemini güçlendirir. Özellikle kış aylarında, içeceğiniz taze sıkılmış portakal suyu, soğuk algınlıkları ve gribe karşı korur. Tansiyonun düzenlenmesine ve kalp sağlığının korunmasına yardımcı olan portakal suyu sadece 100 kaloridir.
Elma Suyu : Açlık kan şekerini dengeleyen, böbreklerin temizlemesinde etkili olan elma suyu, kolesterolün düşmesine de yardımcı oluyor. Sindirim sistemi ve mide rahatsızlıklarını iyileştirmek, baş ağrısını gidermek için, elma suyu içebilirsiniz. Taze sıkılmış elma suyu sadece 100 kaloridir.
Vişne Suyu : Vişne; içerdiğindeki maddeler sayesinde, hücre yenilemeyi hızlandırıyor. Sağlıklı ve pürüzsüz bir cilt için vişne suyu yardımınıza ideal bir içecektir. Beyin ve sinir sisteminin geliştirici, idrar yollarının temizleyici özelliklere sahiptir. Bir bardak vişne suyu sadece 110 kaloridir.
Üzüm Suyu : Üzüm suyu; bağırsakları çalıştırıcı ve idrar söktürücü özelliğe sahiptir. İçerdiği antioksidan sayesinde, cildin yaşlanmasını önler. Kansızlığı giderir. Kendinizi yorgun hissettiğinizde, bir bardak üzüm suyu içerseniz dinlenmiş olduğunu hissedeceksiniz. Bir bardak üzüm suyu sadece 150 kaloridir.
Kayısı Suyu : Kadınların, risk altında olduğu kemik erimesine karşı, kayısı suyu içerek korunmak mümkündür. İçerdiği kalsiyum ve magnezyum sayesinde, kemik erimesini önler. Sindirim ve boşaltım sisteminin dengeli çalışması için, gerekli doğal lifleri içerir, kabızlığa karşı etkili bir çözüm sunar. Bir bardak kayısı suyu sadece 110 kaloridir.
Havuç Suyu :Kan dolaşımını hızlandırır, bağırsak ve sindirim sisteminin, düzenli çalışmasına yardımcı olur. Sakinleştirici ve dinlendirici özelliğe sahiptir. Vücudun A vitamini ve beta karoten ihtiyacını karşılar. Mide yanması sorunu yaşıyorsanız bir bardak taze sıkılmış havuç suyu sizi oldukça ferahlatacaktır. Taze sıkılmış bir bardak havuç suyu sadece 130 kaloridir.

TOKSİNLERDE ARINMAK İÇİN BİTKİ KÜRÜ

Vücutta, toksin olarak adlandırılan zararlı maddeler, pek çok hastalığa sebeptir. Evde doğal malzemelerden hazırlayacağınız, içecek sayesinde, toksinlerden kurtulup, daha sağlıklı bir hayata başlamak mümkün.

MALZEMELER :
* 1 adet kereviz sapı,
* 2 adet havuç,
* 1/2 elma,
* 1 adet portakal,
* 1 santim zencefil,
* buğday,
* 30 ml çimen suyu,
HAZIRLANIŞI : Kereviz sapı, havuç, elma ve zencefil kökünü katı meyve sıkacağında sıkın. Portakalın suyunu çıkarın. Tüm malzemeyi blenderden geçirdikten sonra, bardağa dökün, karışıma çimen suyunu da ekleyin. Günde 1 bardak, sabhaları aç karnına için. 1 bardak ortalama 140 kaloridir.
FAYDALARI : İçeriğindeki malzemeler sayesinde, toksinleri atar, kanı temizler.

BEYNİ OLMAYAN BEBEK

Amerikada geçen yıl doğan  ve beyni olmadığı öğrenilen bebek yaşamaz denilmesine rağmen mucize eseri bir yaşına girdi.anansefali denilen hastalıkla doğan bebeğin hastalanması hayati tehlikesini artırabilir diyen doktorlar, bebeğin hastalanmaması için kontrol altında tutuyorlar.

MUCİZE DİYET İLE İKİ YILDA 197 KİLO VERDİ

         Dünya bu mucize diyeti konuşuyor. Mucize diyeti uygulayan bir kişi iki yıdır uyguladığı diyet sayesinde tam 197 kilo vererek sağlığına kavuştu.
         Amerikalı David Smith, 2 yılda diyet ve egzersizle 292 kilodan 95 kiloya inmeyi başararak tığ gibi bir delikanlı oldu.ARIZONA Eyaleti’nde yaşayan David Smith’in kilo problemi çocuklukta başladı. Kısa zamanda pizza, hamburger, kola sevgisi yüzünden obez olan Smith, 15 yaşına geldiğinde 133, 21 yaşına geldiğinde ise 234 kiloya ulaştı. Kiloları yüzünden evden çıkamayan David 292 kiloya gelince intihar etmeyi düşündü. Ancak arkadaşlarının ikna etmesiyle bir zayıflama kulübüne yazıldı.
          David, kısa zamanda fitnes koçu sayesinde zayıflamaya başladı. Günde beş öğün uygulanan diyet listesiyle David hamurlu yiyeceklerden uzak durdu, ayrıca düzenli egzersiz yaptı. Böylece iki yıl içinde 197 kilo vererek incecik olmayı başaran David artık çok mutlu olduğunu açıkladı. Aşırı kilosu yüzünden eve kapandığını söyleyen David, “Şimdi aşık olmak istiyorum” dedi.

ömer osman gecmeyen öksürük

öksürük icin zencefil

lokman hekim ömer osman tüm hastalıklara bitkisel cözümleri

Lokman Hekim Ömer Osman Korkmazın, her derde deva bitkisel önerileri devam ediyor. 1 aralık tarihinde, :Nur Ertürk'ün programına katılan, Ömer Osman Korkmaz'ın önerilerini, sizler için derledik.
ALKOL ALANLAR İÇİN: alkol içenler alkolden önce 1 fincan hakiki zeytin yağı içerlerse hem içki zarar vermez ,hemde sarhoş olmazlar.
*KENE ISIRDIĞINDA : Kenenin hayatta sevmediği tek şey ayçiçek yağıdır.bunun için ;kenenin yapıştığı yere ayçiçek yağı sürün ve 40-45 dak. bekleyin.kene yapıştığı yeri kendiliğinden bırakacaktır.
*KARACİĞER YAĞLANMASINDA,TRİGLİSERİTTE KARŞI BİTKİSEL ÖNERİ : ergün sabah kahvaltısında yediğiniz zeytinlerin çekirdeklerini,kahvalrtının sonunda yutun. su ile yutabilirsiniz. ve günde 2 su bardağı 1 er kaşık elma sirkesi ilave ettiğiniz suyu için.
*ÇOCUKLARIN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ KORUMAK VE GÜÇLENDİRMEK İÇİN:
* Çocuklara, her sabah kuşburnu çayı içirilmelidir. Çünkü, 100 gr. kuşburnunda, 2 kasa portakala eşit C vitamini vardır.
*Okula gien çocukların çantalarına, hergün 3-4 tane mandalina konulması, çok fayda sağlayacaktır.
* Çocuklarınız ve kendiniz hergün kabuklarıyla birlikte közlenmiş soğan yiyin. soğanın közlendikten sonra kabuklarını soyup, hiç metal değdirmeden tüketin.
* Her sabah, 1 su bardağı ılık suyun içerisine, 2 tatlı kaşığı elma sirkesi karıştırırlıp içirin.
* Günde 4-5 tane, zeytin çekirdeği yuturun.
* Kabuklu limon yedirin.
* Ağızlrını, tuzlu su ile yıkayıp, gargara yapmalarını sağlayın.
* Hergün nar suyu için ve çocuklarınıza içirin.
* Çocuklarınıza, her akşam 2 diş sarımsak yedirin.
*ASTIM,BRONŞİT,VE DOMUZ GRİBİ İÇİN :
* 50 gr.zencefil,
* 20 gr. karanfil,
* 500 gr. kaliteli bal,
HAZIRLANIŞI : zencefil ile karanfili ezin.bal ile iyice karıştırıp macun kıvamına getirin.sabah akşam 1 er kaşık aç karnına yiyin. bu karışım bağışıklık sisitemini güçlendirerek sizin pek çok hastalıktan korunmanıza yardımcı olacaktır.
1 aralık 2009 tarihinde nur ertürk ün sunuculuğunu yaptığı programda her hafta salı günleri olduğu gibi yine lokman hekim ömer osman ömer korkmaz bitkilerin şifalarını ve hangi hastalığa hangi bitkinin nasıl kullanılması gerektiği hakkında bilgiler verdi.
*MİGREN VE SÜNİZİTİ OLANLAR İÇİN: migreni ve sinüziti olanlar 30-40 gün boyunca akşamları yatarken,1 er damla burnun her iki deliğine ÇÖREKOTU YAĞI damlatın. migren ve sünizit ağrılarına karşı çok faydalı olacaktır.
*KURDEŞEN İÇİN: bir tutam eğrelti otunu elinizde ufalayın.suyun içine katın. ayva ağacının dibinden bir avuç toprak alıp ,o suyun içine ilave edin. ve bu su ile haftada 3 kere banyo yapın.
*HEMOROİDİ(BASUR) OLANLARA ÖNERİLER: hemoroid sorunu olanlar hakiki zeytinyağından başka yağ kullanmamalıdır. ayrıca günde 2-3 kaşık da zeytin yağı içilirse ,kanam gibi sorunlar daha az yaşanır.
ayrıca ömer osman korkmaz hemoroidin tedavisinde ,hastalara yaban nohutu önerdiğinide sözlerine ekledi.
*DİYALİZ HASTALARI İÇİN: diyaliz hastaları kuzu etinden başka et asla yememelidirler. diğer büyükbaş hayvanların etlerinde bulunan yağlar böbrek hastalarına çok zararlı olur. ayrıca böbrek hastalarıda oluşan şişmelere karşı da salatalığı kaynatıp suyunu içerseniz faydalı olacaktır.

dr.ömer osman himalay tuzun faydaları

Himalay tuzun faydaları ve kullanımı:Himalay tuzu 200 yılda oluşmuşdur.içerisinde 84 tane mineral olduğı kanıtlanmışdır.damarlarda sertleşme yapmaz.kalp,damar,tansiyon hastaları rahatlıkla kulanabilirler.sağlıklı bir yaşam için doğru su(ph dengesi olan)doğru tuz.temiz hava ve doğru beslenmek şarttır.sağlıklı ya da hasta olan herkes bu tuzu kullanmalı diğer tuzu hayatınızdan cıkarmalıdır.Tuzu kullanmadan önce suyun içinde ıslatın ve erisin ardından istediğiniz yerde kullanabilirsiniz bu tuz kaynatıldığında mineralleri kaybolur bu nedenle yemeğe kullanmak istediğinizde yemeği ocakdan indirdikden sonra bu tuzlu suyu ilave edin böylece mineraller kaybolmaz.

ibrahim saraçoğlu mide ağrısına zeytin çekirdeği

Mide uyarılmasına karşı en iyi sonucu, doğal tedavi ve rahatlamadan oluşan bir kombinasyon sağlıyor.yoga ve kişisel egzersizler stresi azaltıyor. Güvendiğiniz ve sevdiğiniz insanlarla ‘içinizi dökmek’ anlamında yapacağınız konuşmalar rahatlamanızı sağlıyor. Sıcak kompresler veya bitki özlü banyolar sancılarınızı hafifletiyor. Ilık olarak içeceğiniz bitkisel çaylar da midenizi dinlendiriyor. yemek yerken gün içerisinde sık ama küçük porsiyonlar yemeye özen gösterin. Çok yağlı ve baharatlı yemeklerden kaçının. Ve sık sık kendinize biraz zaman ayırıp hayal alemine dalın.

Doğal rahatlama yöntemleri
Büyükannemizin ecza dolabından Midenizde basınç hissettiğinizde bir tatlı kaşığı kurutulmuş yulaf ezmesi çiğneyin. Gerilme hissettiğinizde yoğurda ufalanmış ketentohumu ekleyip yiyin. Mide yanmasında ise böğürtlenli meyve suyu için. Papatya özlü sıcak bir banyo da iyi gelecektir.
Doğal yardım
İster sinire dayalı ağrılar olsun, ister stresten kaynaklanan ya da ağır ve yağlı gıdalar tükettikten sonraki şikayetler olsun, midenizi derhal rahatlatacak birçok doğal yöntem bulunuyor. Konuyla ilgili doktorunuzdan bilgi almaya çalışın veya eczacınıza danışarak bilgi sahibi olun.
Beslenme önerileri
Dengeli, vitamin açısından zengin bol sebzeli bir beslenme tarzı çok sağlıklı. Sarmısak şişkinliği önler, papaya veya rezene krampları hafifletir ve hazmetmeyi kolaylaştırır. Ayrıca yavaş yemek yemeyi ve iyice çiğnemeyi unutmayın.
Güneşi hayatınızdan eksik etmeyin Kendi kendinizi tedavi etmeniz de mümkün. Stresten kurtulmak için gözlerinizi kapayın ve güneşin altında yattığınızı hayal edin. Ardından ellerinizi yavaşça karnınızın üzerine koyun ve güneşin sıcaklığını hissetmeye çalışın.

ibrahim saraçoğlu mide ağrısına zeytin çekirdeği


ağlayan kek tarifi ve malzemeleri


GUNLERİN VAZ GECİLMEZİ AĞLAYAN KEK
kadınların genelde günlerde yaptıkları kek ve ağlayan kek tarifi kolay ve pratik ve az malzemeyle yapılan ağlayan kek çocukalrımızın okul cıkışı severek yedikerli bir pastadır.

Malzemeler:

4 yumurta
3 fincan şeker
3 fincan un
1,5 çorba kaşığı kakao2 çorba kaşığı süt1 paket kabartma tozu
kreması :
1 su bardağı süt
1 paket krem şanti
sosu:
1 su bardağı süt
1 çorba kaşığı un
1 su bardağı su
1 çorba kaşığı kakao
Yapılışı:Keki için önce yumurta ve şekeri çırpın. Sonra 2 çorba kaşığı sütü ve kakaoyu ilave edin. Biraz çırptıktan sonra ununu koyup tekrar çırpın. En son kabartma tozunu koyup güzelce çırptıktan sonra yağlanmış tepsiye bosaltıp 175 derece ısıtılmıs fırına koyun.30 dakika sonra alın ve sıcak kekin üstüne 2 su bardağı sütü her yerine gezdirerek boşaltın. Sonra soğumaya bırakın. Kek soğuduktan sonra önceden hazırlanmış krem şantiyi üzerine sürün.Sosu için hepsini koyup karıştıra karıştıra pişirin. Kaynadıktan sonra ocaktan alıp soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra kekin üstüne boşaltın. Buzdolabında biraz beklettikten sonra servise yapabilirsiniz.Afiyet olsun.

brokoli çorbası nasıl yapılır


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kış aylarında en çok tercih edilen brokoli çorbası ve brokolinin haşlanarak salatası sıkca yenen bir sebzedir.şifasını saymakla bitmez brokoliyi haşladığımız suyunuda icerek faydasını görürüz kanımızdaki mikrobları temizler.kanı hızlandırır kara ciğerimizi temizler.
Çok vitaminli bir besin olan brokolinin çorbasını ilk defa denedim.Vitamini haşlama suyunda kalmasın diye, o suyu dökmeyip çorbada kullandım Sizde böyle bol vitaminli yemyeşil bir çorbanız olsun istiyorsanız Ne duruyosunuz Haydi Markete Değişik tatları ilk denemede sevmeyen anneciğim bile sevdiğine göre herkes sever bence
MALZEMELER

500 Gram brokoli
2 Çorba kaşığı tereyağ
1 Çorba kaşığı un
1 Tablet tavuk bulyon
2 Bardak süt
Tuz
YAPILIŞI
Brokoliyi 7 su bardağı su ile haşlayın.Brokolinin sapları yumuşayınca kaynama suyu ile birlikte blendır ile püre haline getirin.
Başka bir tencerede tereyağ ile unu kavurun.Brokoli püresi ve tavuk bulyonu ekleyip kaynatın.Biraz kaynadıktan sonra sütü ilave ederek karıştırın.Tuzunu ekleyip,üzeri için isteğe bağlı tereyağında pulbiber eritip,çorbanın üzerine gezdirip servis yapın.Afiyet Olsun....
AŞÇI NOTU:Çorbanız koyu olursa kaynamış su ilave edebilirsiniz


cem yılmazın zayfılatan 15 günlük mucize diyet

Cem Yılmaz’ ın 1 ayda nasıl 15 kilo verdiğini ,Alişan ve Özlem Yıldız’ ın sunduğu herşey dahil programında diyetisyeni Gül Kaynak, açıkladı.


Gül Kaynak Cem Yılmaz’ a detoks diyeti yaptırmış. 1 hafta boyunca Cem sadece sıvı besin maddeleri tüketti, deniz yosunundan yapılmış hapları ve yosun haplarını yuttu ve sebzelerin suyunu tüketti.

Bu diyeti yaparken Cem Yılmaz’ ın kabızlık sorunuyla karşılaşmaması için prebiyotik haplar önerildi. Prebiyotik haplarla kabızlık sorunu da aşıldı.

Cem Yılmaz’ ı zayıflatan diyet

-7 yaprak ıspanak

-2 adet salatalık

-2 büyük yaprak pazı

1 tane yeşil elma

-3 adet kereviz sapı

-1adet limon

Hazırlanışı:Yukarıda verilen sebzeler meyve sıkacağında sıkılıyor. Bu sebzelerin sadece suyu tüketiliyor. Günde 6-7 bardak kadar tüketmeniz gerekiyor. Bunun yanında sadece bu sıvılarla beslenmeniz gerekiyor, hiçbir şekilde katı besin almamanız gerekiyor.

yaşlılık lekeleri ve güneş lekelerine maske

Yaşlılık ve güneş lekelerine karşı

Eskilerin kendi kendilerine keşfettikleri formüller günümüzde bile geçerliliğini koruyor. Onlardan biri de renk açıcı bu maske. Özellikle yaşlanma lekelerini hafifletmek ve güneşten zarar görmüş dekolte bölgesini onarmak için bu karışımı hazırlayın. Bir limonun suyunu, bir misket limonunun suyunu, 2 çorba kaşığı balı ve 60 gr. sade yoğurdu karıştırın. Her bir noktaya hassas bir şekilde masaj yaparak uygulayın. Bu maskeyi haftada en az bir kere kullanın.

ayşe tolga yüz lekelerine elma sirkesi


Elma sirkesi mucizesi


Bir kaba yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi koyup kaynatın. Daha sonra bu su ile yüzünüze buhar banyosu yapın. Ayrıca yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi ile yüzünüzü 3-4 günde bir silin. Cilt lekeleri için oldukça faydalıdır. Ben denemeye başladım bile, sonucu merak ediyorum…

AYŞE TOLGA CİLT LEKESİNE BİTKİ ÇAYI

Çay bitkisi yağı her lekeye deva


Çay bitkisi yağının derin temizleyici özelliği cilt için çok faydalı. Özellikle sorunlu ciltler için satılan birçok bakım ürününün içinde de artık çay bitkisi özü bulunuyor. Bu bitkinin anti-bakteriyel nitelikleri hem lekeleri azaltıyor hem de yenilerinin oluşmasını önlüyor.

Eğer yağlı, leke oluşmaya meyilli ya da lekeli bir cildiniz varsa, bu derin temizleyici maskeyi düzenli olarak kullanın. Böylece fazla yağları kontrol altında tutabilir ve sivilceleri de en aza indirebilirsiniz.


Derin temizleyici maske


Yarım yemek kaşığı kaolin (beyaz kil)

1 yemek kaşığı yulaf unu

3 ya da 4 yemek kaşığı portakal suyu

1 yemek kaşığı ince kıyılmış nane yaprağı

1 tatlı kaşığı saf zeytinyağı

5 ila 8 damla çay bitkisi yağı

Yüzünüzü yıkadıktan sonra çay bitkisi yağına dayalı bu yüz maskesini uygulayın. On dakika tuttuktan sonra yüzünüzü sıcak suyla durulayarak maskeyi kaldırın; nemli bir pamuk ya da bez parçasıyla maske artıklarını temizleyin

AYŞE TOLGA YAĞLI CİLTLERE DOĞAL MASKELER

Yağlı ciltler hem soluk, hem de parlak görünür. Geniş gözenekleri ve siyah noktaları vardır. Sivilce oluşmaya son derece müsait bir cilt tipidir. Yağlı ciltle baş etmek zordur ve konuda çok hata yapılır.


En büyük yanlış, yağlı ciltleri nemsiz bırakmaktır. Oysa bu tip ciltlerin yağını dengelerken, nemini korumak gerekir. Cildiniz yağlıysa, sabun yerine temizleme jellerini veya losyonlarını kullanmanız ve haftada 1-2 kere meyve asitleriyle peeling yapmanız iyi olur. Temizlikte aşırıya kaçmayın, ılık su kullanın ve sert fırçalama yapmayın!

Şimdi gelelim yağlı ciltler için bakım maskelerine

Kil maskesi:

2 çorba kaşığı mayayı 2 tatlı kaşığı ılık suda eritin. İçine 1 tatlı kaşığı toz şeker koyun ve karıştırın. Daha sonra 3 çorba kaşığı kaolin (kil) koyun ve koyu bir kıvama gelene kadar karıştırmaya devam edin. Oda sıcaklığında 15 dakika beklettikten sonra yüzünüze sürün. Yarım saat bekleyin ve yüzünüzü ılık suyla yıkayıp kurulayın.

Limon maskesi

Cildiniz aşırı yağlı. Üstelik yer yer parlıyor ve gözenekler genişlemiş... Bu durumda yağ dengesini düzenleyen bir maske uygulamalısınız. Antiseptik ve sıkılaştırıcı etkili olan limon bu konuda yararlı olabilir.

2 limonun kabuğunu soyup kabuklarını 2 çorba kaşığı suyun içinde 3 dakika bekletin. Robotta püre halinde ezin ve canlandırıcı maske olarak kullanın. Temizlenmiş cildinize pamukla sürüp birkaç dakika bekleyin. Ilık suyla yıkayıp havlu ile kurulayın ve ardından günlük nemlendiricinizi sürün.

Limonun özellikleri

Sıkılaştırıcı ve mikropları öldürücü özellikler içeren limon, bol su içerdiği için toksinlerin vücuttan atılımını sağlıyor. Böylece cilt pürüzsüz bir görünüme kavuşuyor. Zengin C vitamini deposu olduğu için cildi dış etkenlerden koruyup cilt hücrelerinin yenilenmesine katkıda bulunuyor.

Domates maskesi

1 çorba kaşığı taze domates suyu ile 1 çorba kaşığı kili iyice karıştırıp yüzünüze sürün. Kuruyuncaya kadar bekleyip ılık suyla yıkayın.

Patates maskesi

1 tane patatesi haşlayıp iyice ezin. Üzerine 1 su bardağı süt 1 yumurta sarısı koyup iyice karıştırın ve bu karışımı ocakta biraz ısıtın. Sonra ılık ılık yüzünüze sürün ve 20 dakika bekleyin. Önce sıcak, sonra soğuk suyla yüzünüzü yıkayıp yumuşak bir havluyla kurulayın. Ayda bir kez uygulayabilirsiniz.

Muz maskesi

1 tane büyük muzu soyup iyice ezin.2 kaşık yoğurt veya balla karıştırıp yüzünüze sürün. Kuruyuncaya kadar bekletip ılık suyla yüzünüzü yıkayın.

Yulaf maskesi

2 yemek kaşığı yulaf unu, 2 yemek kaşığı rendelenmiş limon kabuğu, 6 yemek kaşığı dolusu buğday kepeğini karıştırdıktan sonra biraz su ile lapa haline getirin. Bu karışımla yağlı cildinizi 2-3 dakika boyunca temizleyin. Ardından ılık su ile yıkayın.

ayşe tolga hamilelikte bitki masajı

Hamilelikte Önerilen Saf Aromaterapi Yağları


Aşağıda hamilelikte ve doğumda kullanılabilecek bazı saf aromaterapi yağlarının terapötik etkileri ve faydalarını bulacaksınız:

Bergamot Ağrı kesici, antiseptik, antidepresan, canlandırıcı ve tazeleyici. Hamilelikte sıklıkla karşılaşılan sistit sorununda yardımcı.
Roma Papatyası Antiseptik, ağrı kesici , iltihap giderici and spazm çözücü, Kas ağrısı, baş
ağrısı, diş ağrısında yardımcı. Hazımsızlığa iyi.


Servi (5.aydan sonra) Antiseptik, spazm çözücü, ödem giderici and diüretik. Hemoroid, varis ve dolaşım sorunlarında faydalı.

Eucalyptus Antiseptik, antibiotik, Ağrı kesici, iltihap giderici, antiviral. Üst solunum yolları temizleyici .

Frankincense Antiseptik, ödem giderici , sinir yatıştırıcı, ısıtıcı.

Itır (3 . aydan sonra) Antiseptik, antidepresan, ödem giderici, canlandırıcı ve tazeleyici. Bacak ağrılarını hafifletir, dolaşım sorunlarında faydalı.

Greyfurt Dolaşım sorunlarında faydalı, canlandırıcı ve tazeleyici, ödem giderici, sindirime yardımcı, lenf dolaşımını uyarıcı. Su atıcı.

Lavanta Antiseptik, antibiotik, ağrı kesici, antidepresan, genel iyileştirici, rahatlatıcı. Hamilelikte ağrı, sancı giderilmesinde yardımcı. Su atmaya yardımcı. Hücre yenilenmesini tetikler, çatlak ağlarında kullanılır.

Limon Antiseptik, antibakteriyel, antifungal, Dolaşım sorunlarında faydalı, uyarıcı, tonik. Varis oluşumunu engelleyici. Sabah bulantılarında rahatlatıcı.

Mandalina Antiseptik, tazeleyici, tonik, rahatlatıcı. Ödem tutmasında etkili.

Neroli Antiseptik,kuvvetli antidepresan, uyku problemleri ve sinirsel dengesizliklerde çok iyi. Spazm çözücü, iltihap giderici. Çatlak yağlarına öerilen iyi bir cilt dostu.

Paçuli Antiseptik, antidepresan, iltihap giderici. , sinirsel sakinleştirici

Petitgrain ( Acı Portakal) Antiseptik, antidepresan, sinirsel sakinleştirici, tazeleyici. sedative, doğum öncesi- sornası depresyonunda çok etkili.

Gül Ağacı Antiseptik, sinirsel sakinleştirici

Sandalwood Antiseptik, iltihap giderici. antidepresan, , sinirsel sakinleştirici. Sistit tedavisinde etkili. Akne problemlerinde etkili. Sebum dengesini sağlayarak yağlanmayı engeller.

Tea Tree ( Çay Ağacı) Antibiyotik, antiseptik, antifungal, antiviral, dezenfektan. Vajinal mantar ve akıntı tedavisinde etkili. Cilt temizliğinde bakteri öldürücü.

Ylang Ylang Antiseptik, antidepresan, afrodizyak, sinirsel sakinleştirici , tansiyon düşürücü.

Bu yağların fonksiyonlarını size belirttiğim çözelti oranları ölçüsünce masaj yağlarında, banyoda ve buhar banyolarınızda kullanabilirsiniz. Size hamilelik ve doğumda kullanmanız için bir kaç reçete veriyorum, bu karışımları kendinizin hazırlaması size ayrı bir mutluluk verecektir. Hepimizin kendi iyiliğimizden ve sağlığımızdan sorumlu olduğu bilincinin yerleşmesi, özellikle bu dönemde siz anne adaylarının daha da fark etmesi gereken önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum. Bu yağları kullanırken her zaman bildiğiniz alerjilerinizi göz önüne almanızda fayda vardır.

Hamilelik Çatlak Yağı

Baz Yağ ( 100 ml. İçin Formüldür)

30 ml. Kayısı Çekirdeği Yağı

30 ml. Avokado Yağı

20 ml. Kalendula ( aynı safa) Yağı

20 Ml. Kuşburnu Çekirdeği Yağı

Aromaterapi Karışımı % 2 Orta Doz ( Maksimum 18 damla )

5 damla Lavanta

5 Damla Petitgrain ( Acı portakal)

3 Damla Neroli

3 Damla Sandal ağacı

Koyu kahverengi bir şişeye önce baz yağınızı koyun, daha sonra aromaterapi yağlarınızı ekleyin, iyice salladıktan sonra, kapağını sıkıca kapatarak kullanıma hazırdır. Göğüs, bel, kalça, üst bacak ve göbek bölgenize 4. aydan itibaren günde 1 kez ilerleyen aylarda 2 defa olmak üzere kullanmanızı öneririm.

Not: Yağınızı normal oda sıcaklığında güneş ışığı görmeyen birde sakladığınız taktirde, 1 seneye kadar kullanabilirsiniz.

Perine Yağı

Normal doğum yapmak isteyen müşterilerime hazırladığım bu perine yağı özellikle doğal doğum yapmak isteyenlerde, kesisiz bir şekilde perine açılmasını sağlayarak anneye yardımcı oluyor. Böylece dikişsiz bir doğum şansını arttırıyor. Sabah –akşam perine bölgesine uygulayınız.(Hamileliğin 6. ayından sonra)

Baz Yağ Karışımı:

50 ml.

20 Ml. Avokado yağı

20 ml. Kalendula yağı

10 ml. Üzüm çekirdeği yağı

Aromaterapi Karışımı

8 damla Lavanta

4 damla Itır

2 damla Nane

Doğum Masaj Yağı

Bu yağı özellikle doğum sırasında alt bel bölgenizi rahatlatmak amacıyla kullanabilirsiniz. Rahim kasılmalarını destekleyen yasemin hem kokusu hem de kimyasal özellikleriyle size yardımcı olacak, eşinizin, hemşirenin ya da doğum koçunuzun uygulayacağı bu masajlar ağrılarınızı hafifleterek gevşemenizi ve daha rahat açılmanızı sağlayacaktır.

Baz Yağ Karışımı: (100 ml.)

30 ml. Kayısı çekirdeği yağı

30 Ml. Ayçiçek yağı

30 Ml. Zeytinyağı

10 ml. Avokado yağı

Aromaterapi Karışımı

8 damla Lavanta

6 damla Yasemin

4 damla Misk adaçayı

Oda Kokulandırma

Bu metod aromaterapiden hamileliğiniz boyunca faydalanabileceğiniz en emin metoddur. Direkt olarak cildinize uygulamayıp, çok düşük dozlarda sadece kokusunu soluduğunuz için indirek bu metodu sıklıkla, rahatlıkla hamilelik boyunca, doğum odanızda ve sonrasında bebeğinizle beraber kullanabilirsiniz. Yine de oluşabilecek alerjik reaksiyonlara karşı dikkatli olunuz.

Oda Kokulandırmada Kullanılan Metodlar:

Aroma kapları – Su dolu üst haznenin üstüne, günün saatine ( gece saatlerinde daha sakinleştirici özellikli yağların, nezle gibi viral rahatsızlıklarda yukarıda belirttiğim listeden anti viral ve dezenfektan özellikli yağların kullanılarak yapılacak bir karışımın konması, sabah daha uyandırıcı yağlar gibi) ve ruh halinize bağlı olarak seçeceğiniz 20 damla saf aromaterapi yağınızı damlatarak, altta yanan mumun verdiği ısı ile yağın genleşerek odayı kokulandırması bu metodun temelidir.

Doğum odasında tütsü gibi duman veren nefesinizi tıkayan ürünlerdense aroma kapları çok sağlıklıdır.

Doğum Odası Karışımı:

15 ml Saf Yağ Karışımı: ( Her 30 damla 1 ml’e denk gelmektedir)

5 ml. Petitgrain

3 ml. Bergamot

3 ml. Yasemin

2 ml. Limon

2 ml. Misk adaçayı

Nebulizatör - İnce cam üfleme vazoların altına yerleştirilen bir elektrik sistemi ile vazoya damlatılan saf aromaterapi yağı genleşerek odayı kokulandırır.

Çayın faydası ve nelere iyi geliyor

Günde 8 bardak cay icin ve kendinize gelin hayatımızda olmassa olmasların arasında olan çayın faydası

Günde 8 bardak çay içmek bakın nelere iyi geliyor
İngiltere’de yapılan araştırmalar, günde 8 bardak çay içmenin ömrü uzattığını ve beynin daha hızlı çalışmasını sağladığını ortaya koydu. Dr. Carrie Ruxton, aşırı kafein kullanımının insan sağlığına olumsuz bir etki yaptığını, ancak günde 400 miligramı (8 bardak çay) aşmayan kafein dozunun iş hayatını olumlu yönde etkilediğini ve ömrü uzattığını söyledi. Dr. Ruxton, kafeinin çocuklar için de yararlı olduğunu, fakat bunun 95 miligramla (2 küçük bardak çay) sınırlandırmak gerektiğini söyledi.

Sigarada GDO olabilirmi

Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK), sigaralarda kullanılan tütün ve katkı maddelerinin de genetiğinin değiştirilmiş olabileceğini belirterek, yiyecek maddelerine uygulanacak GDO kurallarının sigaralar için de geçerli olmasını istedi

ANKARA - Komiteden yapılan açıklamada, sigaralarda kullanılan tütün ve katkı maddelerinin de genetiğinin değiştirilmiş olabileceğine dikkat çekildi.


Açıklamada, 'Çok uluslu sigara üreticilerinin 1980'li yılardan beri tütün bitkisinin genetiğini değiştirerek daha çok ürün elde etmek, nikotin düzeyini değiştirmek için çalışmalar yaptıkları, biyo-teknoloji firmaları satın aldıkları veya yeni biyo-teknoloji firmaları kurduklarının bilindiği' anlatıldı.

Japonya, Güney Kore, Zimbabwe gibi ülkelerde, Türkiye'de tütün tarımında kullanılmayan GDO teknolojisinin kullanıldığı kaydedilen açıklamada, 'her yıl giderek artan tütün yaprağı alımımız bu yıl 83 milyon kilograma ulaşmış ve hangi ülkelerden nasıl bir teknoloji ile üretilmiş tütün yaprağı satın aldığımız önemsenmemiştir' görüşü ifade edildi.

Sigaralarda kullanılan mısır şurubu, sukroz, kakao gibi genetiği değiştirilmiş bitkilerden elde edilen tatlandırıcı ve sosların sağlığa etkilerinin de yasal uyarı veya beyan konusunda dikkate alınması gerektiği belirtildi.

Tütün kullanımının her şekliyle ve her ürün ile öldürücü olduğu vurgulanan açıklamada, Türkiye'ye dışarıdan giren tütünlerin ve katkı maddelerinin ilave riskler yaratabileceği kaygısıyla yiyecek maddelerine uygulanacak GDO kurallarının sigaralar için de geçerli olması ve sigara endüstrisinden bağımsız kurulmuş bilimsel laboratuvarların hem tütün hem de katkı maddelerinin analizlerini yapmak üzere donatılması gerektiği belirtildi

Platesle,le nasıl zayıflanır ve egzersiz

Ünlü bir eğitmenden Stott Pilates dersleri almaya başlayan manken Ebru Şallı, "Bu sporu uygulayanların vücudu 30 saatte forma giriyor” dedi.Spora düşkünlüğü ile tanınan ünlü manken Ebru Şallı, Olimpiyat şampiyonlarının 'Stott Pilates' eğitmeni Kanadalı Wayne Seeto'dan ders alıyor. Şallı, Türkiye'de Stott Pilatesi herkese tanıtıp, sevdirme misyonu ve Pilates elçisi olma hedefiyle, eğitimlerine her gün aralıksız 8 saat devam ediyor.



ÜNLÜLERİN SPORU

Madonna, Jenefer Aniston, Elle Macpherson, Karen Kain, Kanadalı atlet Ed Belfour, ünlü tenisçi Martina Navratilova, Jenifer Lopez, Sharon Stone, Martha Stewart, Stott Pilates tekniği ile eğitim alan ünlüler arasında bulunuyor. Şallı bu sporun artık hayatının bir parçası olduğunu söylerken, bunu başkalarıyla da paylaşmak için DVD çıkartacağını açıkladı. İki aylık kursun sonunda kendisine eğitmenlik sertifikası verileceğini söyleyen Şallı şöyle konuştu; "Daha önceden öğrendiğim pilatesin ilk evreleriyle ilgili DVD'im yakında piyasaya çıkacak. Bu DVD'yi doğru takip edip uygulayanlar 30 seansta (saatte) kendilerindeki değişimi fark edebilecekler, karın ve kalça bölgelerinden zayıflayacaklar. Yaza formda girmek istiyorlarsa düzenli beslenme ve pilates yapsınlar."

STRESTEN DE UZAKLAŞTIRIYOR

Pilates zihin ve beden egzersizleri açısından yogayı geride bırakmaya başladı. Stott Pilates tekniği ile yapılan egzersizler, vücuda esneklik ve sağlık kazandırırken, bedenin kendini iyi hissetmesini ve stresten uzaklaşmasını sağlıyor. Stott Pilates çalışmalarında, profesyoneller için geliştirilen profesyonel egzersizlerde, modern anatomi bilgisi ve doğru egzersiz bilimi bir araya getirilerek, pilates egzersizlerine güvenli ve çağdaş bir yaklaşım sağlanıyor

HAMİLELİKTE ANTİBİYOTİK KULLANMAK TEHLİKELİMİ












Amerika,da yapılan araştırmaya göre hamilelikde antibiyotik kullanılması bebeklerde sakat doğmasına yol açıyor.sakat doğan bebelerin çoğunun annelerinin hamilelikte antibiyotik kullandığı ortaya çıktı.Bu antibiyotkilerin sülfamidler, ile nitrofurantoinler, denilen üriner mikrop öldürücülerin olduğu açıklandı.ilk kez idrar yolu tedavisinde kullanılan antibiyotiklerle sakat doğan bebekler arasında böyle bir bağlantı bulundu

KANSERE KARŞI YEŞİL ELMA


Gazi Üniversitesi,nde Saime Küçükkömürler açıkladı: Elma,astım ve kalp hastalıkları riskini azaltıyor,Kanser hücrelerinin çoğalmasını önlüyor.Düzenli elma yemek sağlıklı bir hayat sağlıypr.Elma sağlık açısından tıp tarihinde de çok önemli yeri var.Taze elma iyice yıkanarak yemelidir.hasımsızlığı kolaylaştırır.bağırsaklarada çok faydası vardır.

Dr.Nihat hatipoğlu kurban kesmek nedne vacip

Kurban kesmek Vacip bir ibadettir.Peki neden Farz değilde Vaciptir?Bu konu hakkında bilgi vermek istedim.Zira bazı kişilerin bu şekilde itirazları veya kafalarına takılan durumları var.Diyorlarki;Kuran-ı Kerimde Kurbanla ilgili ayetler var o halde neden farz değilde vacip?İşte açıklaması :
Vacip: Kelime anlamı gerekli ve lüzumlu olan, demektir. Farzın karşılığında bir terim olarak vâcip, sadece Hanefi Mezhebinde vardır ve aynen farz gibi ALLAH’ın, ya kendi kelâmıyla ya da Elçisinin sözüyle kesinkes yapmamızı istediği şeylerdir.
Farz ile aralarında fark vardır: Vâcibi anlatan emrin, ya ALLAH’ın Elçisine ait olup olmamasında, ya da istenen şeyin öyle mi, ya da böyle mi olduğunda, ufak da olsa bir şüphe vardır. Bu şüphe yüzünden farz derecesinden biraz aşağı düşmüştür. Ikinci bir fark, vâcibi inkâr eden, yine bu şüphe yüzünden dinden çıkmış olmaz, ancak günah işlemiş olur.
Bu yüzden Kurban kesmek, farz değil de vâciptir. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’de: “Artık Rab’bin için namaz kıl ve boğazla” (K. Kevser (108) 2.) denmektedir. “Kurban kesme ile namaz kıl” emri, yan yana geldiğinden “namaz kıl” emri, bazı alimlerce Bayram Namazı’na işaret sayılmış; bazılarınca da her gün kılınan beş vakit namaz olarak anlaşılmıştır. Böylece ayet-i kerimenin delaletinde ittifak maydana gelmediğinden Hanefiler’ce, Bayram Namazı farz değil vacip sayılmıştır.
Yine “kurban kes” emri bazılarınca, sadece peygamberimize mahsus sayıldığından ayetin dalaletinde ittifak sağlanamamıştır. Bunun için Kurban, vacip kabul edilmiştir.
Vacip, amel bakımından farz gibidir. İşleyene sevap, özürsüz terk edene ceza vardır. Fakat i’tikad bakımından farz gibi değildir; inkar eden dinden çıkmaz.
Hz. Peygamber (s.a.s)’in de “İmkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın” (İbn Mâce, Edâhı, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 321) şeklindeki ifadeleri konunun önemini ortaya koymaktadır. Bu ve benzeri nasslardan hareket eden Hanefi fukahâsı kurban kesmenin vâcip olduğu görüşündedirler (Serahsî, el-Mebsût, Kahire 1324-31, XII, 8; Kâsânî, Bedâyîu’s-Sanâyi’, Kahire, 1327-28/1910, V, 61, 62; el-Fetâva’l Hindiyye, Bulak 1310, V, 291).
Bu konuda İmam Malik’ten iki görüş nakledilmektedir ki, bu görüşlerden birisine göre kurban kesmek vacip, diğerine göre ise müekked sünnettir. Bilindiği gibi, Maliki içtihat sistematiğinde vacip terimi, Hanefilerin farz teriminin karşılığıdır. Zira Maliki, Şafii ve Zahiriler başta olmak üzere, müçtehit imamların çoğunluğuna göre, özellikle de ibadet konularında farz – vacip ayrımı bulunmamakta ve bu iki terim aynı anlamda kullanılmaktadır.
Maliki mezhebinde, kurban konusunda İmam Malik’in iki görüşünden vacip (farz) olduğuna dair görüşü değil, müekked ayni sünnet olduğuna dair olan görüşü mezhepte ağırlık kazanmıştır. Maliki mezhebindeki müçtehitlerden, kurban kesmenin vacip (farz) değil müekked sünnet olduğunu kabul edenler de, kurbanı diğer müekked sünnetlerden daha üst derecede gördüklerinden dolayı, sünnet olduğunu söylerken de, özel olarak önemini vurgulayan ifadeler eklemektedirler.
Görülüyor ki, kurbanın hükmü konusunda, Malikilerin görüşüyle Hanefilerin görüşü, büyük ölçüde paralellik arz etmektedir.
Diğer Mezheblere göre ise Kurban kesmek sünnettir.

dr.kenan demirkol gdo karşı nasıl beslenmeliyiz


İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Kenan Demirkol, genetiği değiştirilmiş ürünlerin (GDO) kısırlığa neden olduğunu söyledi. 1.5 yaşındaki bir bebekte bile genetiği değiştirilmiş ürünlerin etkilerinin görülmeye başladığını belirten Prof.Dr. Demirkol, bu ürünlerin geleceğimizi tehdit ettiğini, en kısa zamanda önlem alınması gerektiğini belirtti.
Ziraat Mühendisleri Odası’nın davetlisi olarak Denizli’ye gelen ve TMMOB Konferans Salonu’nda ‘Küresel Şirketlerin Yeni Silahı, Gıda ve Beslenmenin Demokratikleştirilmesi’ konulu konferans veren Prof.Dr.


Demirkol, kısa bir süre önce genetiği değiştirilmiş ürünler yüzünden 1.5 yaşındaki bir bebekte tüylenme tespit edildiğini söyledi. GDO’lu ürünlerin kısırlığa da neden olduğunu, fareler üzerinde yapılan araştırmalarda GDO’lu domatesleri yiyen farelerin üç nesil sonra kısırlaştığının görüldüğünü kaydeden Prof.Dr. Demirkol, “İnsan ömrü fareden uzundur. İnsanların 30 yaşında evlendiğini düşünürsek, bizim de bunu anlamamız için 100 yılık bir zaman geçmesini mi beklememiz gerek. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin ticaretinin yaygınlaşması için ABD dünyaya baskı yapıyor. Ürün çeşitliliğini yok ederek, herkesi GDO’lu ürünlere mahkum etmeyi, sonunda ise tüm dünyaya hükmetmeyi hedefliyor. GDO, aslında bir egemenlik sorunudur” dedi.
Bu ürünlerin kullanımının “Almanya ve Fransa gibi ülkelerde yasaklandığı” söylentilerinin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Prof.Dr. Demirkol, sadece kısıtlamalar getirildiğini, ancak ürünlerin üzerinde GDO’su değiştirilmiş etiketi ile satışına izin verildiğini kaydetti.Türkiye’nin çok dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Prof.Dr. Demirkol, “Dünyada şu anda 80 çeşit bitkinin genetiğinin değiştirilerek üretimi yapılmakta. Yoğurt sanayisinde dahi bu tür üretimler yapılıyor. Büyük bir oyun içindeyiz. Ülkemizde bu konuyla ilgili olarak bir an önce önlem alınmalıdır. Geleceğimiz risk altındadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bu ürünlerin üretimini ve ticaretini yasaklayan Biyogüvenlik Yasası’nı zaman geçirmeden çıkarmalıdır” diye konuştu.

Domuz gribin den korunmanın formülü

Antalya'daki İlk Domuz Gribi Vakasının Tespit Edildiği 24 Haziran'dan Bugüne Kadar 115 Şüpheliden 33'ünün Test Sonuçları Pozitif Çıktı. Domuz Gribi Hastalarından 12'sinin Türk Vatandaşı, Geriye Kalanların İse Tatil İçin Antalya'ya Gelen Yabancılar Olduğu Belirtildi.
Antalya'daki ilk domuz gribi vakasının tespit edildiği 24 Haziran'dan bugüne kadar 115 şüpheliden 33'ünün test sonuçları pozitif çıktı. Domuz gribi hastalarından 12'sinin Türk vatandaşı, geriye kalanların ise tatil için Antalya'ya gelen yabancılar olduğu belirtildi. Antalya Valisi Alaaddin yüksel, domuz gribiyle ilgili bilgilendirme toplantısı düzenledi. Valilikte gerçekleştirilen toplantıya İl Sağlık Müdürü İbrahim çetin. ile İl Milli Eğitim Müdürü Osman Nuri Gülay da katıldı. Vali Yüksel, kamuoyunda domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsüyle ilgili yaşanan süreç ve alınan önlemler hakkında bilgi verdi. Dünyada yaklaşık 5 bin kişinin ölümüne neden olan domuz gribiyle ilgili önemli açıklamalar yapan Vali Alaaddin yüksel, Antalya'da ilk domuz gribi şüphesinin 4 Mayıs'ta yaşandığını, ancak yapılan tahlillerde hastalığa rastlanmadığını bildirdi. İlk pozitif vakanın ise 4 ay önce yaşandığını belirten Vali Yüksel, "4 aylık süreçte 115 domuz gribi şüphelisinden numune alındı ve bunlardan 33'ünün sonucu pozitif çıktı. Bu vakaların büyük çoğunluğunu, seyahatle yurtdışından gelen yabancılar oluşturdu. Hepsinin tedavileri yapıldı ve sağlıklarına kavuşup ülkelerine döndüler." diye konuştu. Bundan sonraki süreçte salgınla ilgili kamuoyunu bilgilendirme konusuna önem vereceklerine değinen Yüksel, bu amaçla Sağlık İl Müdürlüğü bünyesinde bir birim oluşturulacağını ve günlük basın bülteni yayınlanacağını söyledi. Yüksel, "Antalya halkından hiçbir şey saklamadık, eğer hastalıkla ilgili istikamet değişirse halkı bilgilendireceğiz." dedi. Gerekli önlemleri aldıklarını, hastalığa teslim olmadan Antalya'da hayatın normal seyri içinde devam etmesini amaçladıklarını kaydeden Yüksel, alışveriş merkezleri, sinemalar gibi toplu kullanım alanlarında domuz gribiyle ilgili bilgilendirme broşürleri dağıtılacağını söyledi. Konuyla ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarının aralıksız sürdürüleceğine dikkat çeken Yüksel, "Hastalığı ne hafife alacağız, ne de abartarak halkın telaşına neden olacağız." dedi.

Domuz gribin aşısının yan etkileri


Domuz gribi aşısının tehlikesi ve riskleri ve yan etkileri gün gectikce ölüm sayısı artıkca daha neler gelecek


Domuz Gribi aşısı yaptıracaklara, aşılar uygulanmadan önce bazı bilgilendirme formları dağıtılıyor. Bu formlarda aşı yaptıracak kişilere aşının yan etkileriyle ilgili Sağlık Bakanlığı’nın uyarıları da bulunuyor


ANKARA - Türkiye'de, İtalya'da üretilen "fosetria" adlı H1N1 aşısı uygulanmaya başlandı. Aşı olacaklara hastanelerde bilgilendirme formları da dağıtılıyor. Formlarda aşının kimlere yapılmayacağına ilişkin uyarılar var. Buna göre, yumurtaya karşı allerjisi olanlar, önceki grip aşılarına allerji gösterenler, çevresel sinir sistemi bozukluğundan kaynaklanan gbs sendromu geçirmiş kişiler ile kauçuğun hammaddesi olan latex'e allerjisi olanların aşı olmamaları isteniyor. 38 derece ve üstü ateşi olanlar da aşı yapılmayacak gruplar arasında yer alıyor.
Bilgilendirme formunda aşının yan etkilerine ilişkin uyarılar da var. Buna göre, aşı uygulanan yerde kızarıklık, hassasiyet ve şişlik oluşacak, baş, kas ve eklem ağrısı yaşanabilecek. Ateş, mide bulantısı, terleme, üşüme ve titreme ile lenf bezlerinde şişlik de yan etkiler arasında.
Formda, çok nadiren görülebilecek korkutucu yan etkilere dair uyarılara da yer veriliyor. Ciddi allerjik reaksiyonlar, beyin dokusu, sinir, böbrek ve damar iltihabı, bilinç kaybı ve istemli kaslarda şiddetli ritmik kasılmalar, yüz felci ve solunum sistemi rahatsızlıkları bunlar arasında sayılıyor.

Bilgilendirme formunda bu ağır yan etkilerin, yıllardır kullanılan mevsimsel grip aşılarında zaman zaman görüldüğü hatırlatılıyor. Domuz gribi aşılarında bu tür belirlenmiş yan etkilere şu ana kadar rastlanmadığı, sadece görülebileceği varsayımından yola çıkılarak bu uyarıların yapıldığı vurgulanıyor.

Kurban kesmek için bıçak önceden bilenip hazırlanır ve hayvanın göremeyeceği bir yere konulur. Sonra hayvan ayakları ve yüzü kıbleye gelecek şekilde sol tarafına yatırılır. Hayvanın sağ arka ayağı serbest kalmak şartıyla diğer ayakları bağlanır. Bundan sonra tekbir ve tehlîl getirilir. Arkasından "Bismillâhi Allâhü ekber" denilerek, hayvanın boynuna bıçak vurulur. Nefes ve yemek boruları ile şahdamarı denilen iki ana damarı kesilir. Hayvan soğumaya bırakılır, kanının akması beklenir ve sonra derisi yüzülür. Hayvanı elinden gelirse, kurban sahibinin kendisinin kesmesi menduptur. Kendisi kesemezse, bir müslümana kestirir. (1)


II.
Hayvan incitilmeden kesilecek yere götürülür. Devenin dışındakiler kıbleye karşı sol tarafları üzerine yavaşça yatırılır. Kolaylık olması için üç ayağı da bağlanır. Sonra kesecek olan: "Allahü ekber, Allahü ekber, lâ İlâhe illallahü vellahü ekber, Allahü ekber ve Lillahilhamd. Bismillâhi Allahü ekber'' der, ara vermeden büyük ve keskin bir bıçakla keser. Sadece "Bismillâhi Allahü ekber'' diye kesse de olur. Usulüne göre bir kesim yapmış olmak için, hayvanın yemek ve nefes boruları ile iki şah damarının kesilmesi gerekir. Kurban kesildikten sonra sahibi, Allah rızası için iki rekat namaz kılar, sonra da dua ederek Cenâb-ı Hak'tan dileklerde bulunur.
Kurban Niçin Kesilir? Kurban Allah'a yaklaşmak maksadıyla ve yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için kesilir. Allah'tan başkası adına hayvan kesmek haramdır ve böyle yapanlara Peygamber Efendimiz (s.a.v) "Allah'tan başkası nâmına hayvan kesene Allah lânet etsin" şeklindeki ifâdeleriyle uyarmıştır. (1)

Kurban kimlere düşer kimlere farz

Kurbanlıktan tüylerinin kırpılması ve sütünün sağılması suretiyle faydalanmak mekruhtur. Eğer kırpılmış ise tüyü ve sütlü ise sütü sağılıp tasadduk edilir. Hatta karışmasın diye alâmet olmak üzere alman tüyleri bile tasadduk etmek gerekir. Eğer kullanılmış ise parası tasadduk edilir. Kurban kesildikten sonra derisi satılmış ise parası tasadduk edilir. Ancak deriden mest, seccade vb. şekilde istifâde edebileceği gibi eve demirbaş eşya almak üzere satmakta da bir sakınca yoktur. Kurbanın eti konusunda en faziletli tutum üçte birini tasadduk, üçte birini dostlara ikram, üçte birini de evde alıkoymaktır. Kurbanlık yapmak üzere satın alınan bir hayvan satılıp yerine başka bir hayvan almak câizdir. Eğer paradan arta kalan olursa tasadduk edilir. Kurbanlığa binmek, onunla yük taşımak veya herhangi bir iş için ondan istifade etmek mekruhtur. Eğer hayvan kullanılır ve değeri noksanlaşırsa eksilen kıymeti tasadduk etmek gerekir. Kiraya verilmiş ise kiradan elde edilen para da tasadduk edilir. Kurbanın eti, yağı, başı, tüyü, sütü vb.lerinin satışı câiz değildir. Eğer satılmış ise tasadduk etmek gerekir.